13 Mayıs 2022 – WEBINAR: TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİ SIĞINMACILAR
Avrupa Haftası Etkinlikleri’nin 3. Günü saat 10.00’daki “Türkiye’de Suriyeli Sığınmacılar” başlıklı panelle başladı. Panelde gerek Türkiye’nin gündeminde gerek AB ile ilişkilerde önemli bir yere sahip olan Suriyeli sığınmacıların entegrasyonu ele alındı. İlk sırada sunum yapan M.Ü. Avrupa Araştırmaları Enstitüsü , Avrupa’da Siyasal İletişim Yüksek Lisans Programı öğrencisi Z. Can Dartan, “Türkiye’deki Suriyelilerin Entegrasyonu ve Medyanın Rolü” başlıklı sunumunda, öncelikle göçmen entegrasyonunun ne olduğunu ve Türkiye’deki sığınma sisteminde entegrasyona nasıl yer verildiğini ana hatlarıyla açıklamış, daha sonra Türkiye’de yaşayan Suriyeliler ile ilgili demografik verileri paylaşarak göçmen entegrasyonunun temel alanları olan istihdam, eğitim, sağlık hizmetleri başta olmak üzere çeşitli alanlarda Suriyeliler’in karşılaştıkları sorunların altını çizmiş ve son olarak da Suriyeliler ile ilgili haberlerin Türkiye’deki medyaya yansımalarından hareketle medyanın yaklaşımından söz etmiştir. Can Dartan sunumunu Suriyelilerin kalıcı olduklarının kabul edilmesi ve entegrasyonları için çaba harcanması gerektiğinin altını çizerek noktalamıştır.
Panelde ikinci sunumu M.Ü. Avrupa Araştırmaları Enstitüsü, Avrupa’da Siyasal İletişim Yüksek Lisans Programı (İng.) öğrencilerinden Orçun Özkoca İngilizce olarak gerçekleştirmiştir. “Syrian Refugees in Turkey and Their Health During Covid-19 Pandemic: An Analysis of Online News” başlıklı sunumunda önce Türk medyasının Suriyeli sığınmacıları nasıl ele aldığına dair yapılmış çalışmalardan örnekler vermiş, sonrasında ise kendi araştırmasını bizlerle paylaşmıştır. Covid-19 salgını sırasında Türk medyasının Suriyeliler’e yönelik tavrını incelediği araştırmasında a) Suriyeli sığınmacılarla ilgili hangi haberlerin yayınlamaktadır? b) sağlık durumlarıyla ilgili haber yapılıyor mudur? sorularına yanıt aramaktadır. Araştırma kapsamda Mart 2020-Mart 2021 döneminde Google News aracılığıyla Suriyeliler ile ilgili çevrimiçi haberleri taradığını ve çarpıcı bir şekilde bulduğu 154 çevrimiçi haberin yalnızca 11 tanesinin Suriyeliler’in sağlık durumları ve Covid-19 pandemisiyle ilgili olduğunu ifade etmiştir. Haberleri konuları bakımından sınıflandırdığında ise, Suriyeliler’in yeniden yerleştirilmeleri, içinde bulundukları koşullar, siyaset ve diğer konularla ilgili olduklarını dile getirmiştir. Orçun Özkoca, sunumunda son olarak Mart 2020-Mart 2021 döneminde Suriyeli sığınmacılarla ilgili yapılan çevrimiçi haberlerde kullanılan tonun pozitif veya nötr olmasına karşın ağırlıklı şekilde siyasete dönük olduğunu ve Suriyeli sığınmacıların gerçek sorunlarına yer verilmediğinin altını çizmiştir.
Üçüncü sunum da İngilizce gerçekleşmiştir. Sunumu yapan M. Ü. Avrupa Araştırmaları Enstitüsü Avrupa’da Siyasal İletişim Yüksek Lisans Programı (İng.) öğrencilerinden Mohsen Askari’dir. “The Role of Media on Syrian Refugees' Agency in Turkey” başlıklı sunumunda Mohsen, Türkiye’de yaşayan Suriyeli sığınmacıların Türkiye’ye göçünde sosyolojide kişilerin bireysel gücünü ifade eden düşünce ve eylemleri şeklinde tanımlanabilecek ajansı ve medyanın bu ajansı etkileyip etkilemediğini incelemiştir. Araştırmasında iki soruya cevap aradığını belirtmektedir: a) mültecilerin göçü ile medyayı ve özellikle de sosyal medyayı kullanmaları arasında anlamlı bir ilişki var mıdır? ve b) mültecilerin başka ülkelere gitmelerinde ajans ne tür bir rol oynamaktadır? Araştırmada karma metodu kullandığını ifade eden Mohsen Askari, yaşları 18-26 arasında değişen Suriyeli üniversite öğrencilerine anket yapmıştır. Bunun yanı sıra ankete katılan 9 öğrenci ile de Zoom aracılığıyla derinlemesine görüşme gerçekleştirmiştir. Araştırmanın bulgularından söz eden Mohsen Askari, hayatlarımızı etkileyen medyanın sığınmacıların gidilecek ülke seçiminde anlamlı bir rol oynamadığını, Suriyeli sığınmacıların – sınırlı da olsa – ajansa sahip olduklarını ve sığınmacıların algıladıkları ajans ile gerçek hayattaki ajans arasında uçurum olduğunu vurgulamıştır.
Dördüncü sunumu Harran Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahmut Kaya yapmıştır. “Uluslararası Göç Hedefini Belirleyen Bir Faktör Olarak Din ve Dini Ağlar” başlıklı sunumunda uluslararası göç sürecinde göçün hedefinin belirlenmesinde din ve dini ağların oynadığı rolü konu edinen nitel araştırmanın verilerini paylaşmıştır. Suriye’den gerçekleşen uluslararası göçü belirleyen faktörler arasında din ve dini ağların ne derece belirleyici olduğunu saptamayı amaçladığı araştırmasını Suriyeliler’in yoğun göçüne sahne olan sınır kentlerinden biri konumundaki Şanlıurfa’da 2021 yılında 36 Suriyeli ve Suriyeli dini kurum ve ağlarla iletişim içinde olan 7 Türk kaynak kişi ile derinlemesine görüşmeler yaparak gerçekleştirdiğini ve elde ettiği bulguları içerik analizi yoluyla çözümlediğini ifade etmiştir. Araştırma bulgularını paylaşan Doç. Dr. Mahmut Kaya’ya göre mülteciler açısından Şanlıurfa’nın çekim gücünü belirleyen birçok faktör bulunmakta olup bunlar arasında şehrin coğrafi konumu (yakınlık), kültür benzerliği, akrabalık ve soy bağları, etnik benzerlik ve halkın yardımsever yaklaşımı ve şehrin dini/muhafazakâr yapısı ön plana çıkmaktadır. Türkiye’deki diğer şehirlere oranla Şanlıurfa’nın sahip olduğu dini ve muhafazakâr yapı ve şehirdeki ulus-ötesi dini ağlar göçün rotasını etkileyici rol oynamaktadır. Doç. Dr. Mahmut Kaya, sunumunda son olarak Türkiye’ye ilk gelen Suriyeli grupların mensuplarını da yönlendirdiği ve böylece göç zinciri oluşturduğunun altını çizmiştir.
Beşinci sunum M. Ü. Avrupa Araştırmaları Enstitüsü Avrupa’da Siyasal İletişim Yüksek Lisans Programı öğrencilerinden Dilagah Metecan tarafından gerçekleştirilmiştir. “Suriyeli Mültecilerin Geleneksel Medya ve Dijitalleşen Medyada Temsil Sorunu” başlıklı sunumu ile Dilagah Metecan, Türk medyasında "öteki" bağlamındaki Suriyeli mültecilerin temsilini konu alan çalışmasını paylaşmıştır. Dilagah Metecan çalışmasında, özellikle dijitalleşen medya platformlarında ötekileştirme pratikleri ve yanlış bilgilendirmelere daha sık rastlanıldığı varsayımından hareketle Türkiye’de bulunan Suriyeli sığınmacılar ile ilgili çıkan yanlış bilgilendirme (dezenformasyon) içeren haberlerin başlıkları ve içerikleri incelemiştir. Öncelikle “öteki” bağlamında mülteci kavramını ele almış, sonrasında ise Suriyeliler’den örnekler vermek suretiyle sığınmacıların/mültecilerin medyada nasıl temsil edildiklerinden söz etmiştir. Ardından medyanın kimlik inşası ve temsil üzerindeki rolüne değinmiştir. Daha sonra Suriyeli sığınmacıların geleneksel medyada nasıl temsil edildiğinden bahseden Dilagah Metecan, Suriyeli sığınmacılarla ilgili nefret söylemi içeren haberlere yer vermiştir. Ayrıca onlarla ilgili sahte haberlerin de fazla sayıda olduğunu ve bu haberlerin dışlayıcı bir dil kullandıklarını vurgulamıştır. Dijital medyada Suriyeli sığınmacıların nasıl temsil edildiğine de değinen Dilagah Metecan, dijital medyanın içerik paylaşma odaklı uygulamaları sayesinde yalan haberlerin hızlıca yayılması dolayısıyla kullanıcıların rahatça içerik üretip paylaşmasının ve söz konusu olduğunu ifade etmiştir. Dijital medyada Suriyeli sığınmacılara ilişkin karşılaştığımız haberlerin ağırlıklı bir şekilde toplumsal kabul sorunu ve devlet yardımları ile ilgili olduklarını ve Suriyeli sığınmacıların ötekileştirme pratikleriyle daha yoğun şekilde karşılaşıldığını da eklemiştir. En son olarak Suriyeli sığınmacıların medyada doğru temsil edilmelerine yönelik önerilerini paylaşmıştır.
Dilagah Metecan’dan sonra M.Ü. Avrupa Araştırmaları Enstitüsü Avrupa’da Siyasal İletişim Yüksek Lisans Programı (İng.) öğrencilerinden Büşra Özkan sunumunu yapmıştır. Büşra Özkan’ın sunumu “Türkiye’deki Suriyeliler Hakkında Yapılan Haberlerin Doğruluk Çalışmalarının Analizi” başlığını taşımaktadır. Büşra Özkan, önce hakikat-sonrası çağda giderek önem kazanan doğrulama çalışmaları hakkında genel bilgi vermiş, sonrasında ise Türkiye’de bulunan Suriyeliler ile ilgili yapılmış haberlere ilişkin doğrulama çalışmalarından söz etmiştir. Büşra Özkan, araştırması kapsamında doğrulama çalışmalarıyla bilinen Teyit isimli organizasyonun 2017-Haziran 2021 döneminde Suriyeliler ile ilgili çıkan 56 haberin analizlerinden yararlandığını belirtmiştir. Teyit, yaptığı analizler sonucunda 56 haberin yaklaşık %90’nın yalan haber olduğunu tespit etmiştir. Büşra Özkan, sunumunun sonunda ister Suriyeli sığınmacılar ister diğer konularla ilgili olsun, doğrulama çalışmalarının temelinde medya okur yazarlığının yattığını ve dolayısıyla her kişinin doğrulama çalışması yapabilecek kadar medya okur yazarı olması gerektiğinin altını çizmiştir.
Panelde son olarak M.Ü. Avrupa Araştırmaları Enstitüsü Avrupa İktisadı ve İşletme Yüksek Lisans Programı Yüksek Lisans Programı öğrencilerinden Ezgi Ardıç, Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların entegrasyonunun ekonomik boyutunu ilgilendiren “Suriyeli Mülteci Sorununun Çevre Ülkelere Makroekonomik Etkileri” başlıklı sunumu gerçekleştirmiştir. Ezgi Ardıç çalışmasında 2011-2020 döneminde yıllık verileri kullanmak suretiyle Suriye’nin komşusu 5 ülke - Türkiye, Lübnan, Mısır, Ürdün ve Irak - açısından Suriyeliler’in zorunlu göçünün makroekonomik etkilerini panel veri analizi (VAR) yaparak incelemiştir. Sunumda öncelikle panel VAR analizinden söz etmiş, sonrasında araştırmasını anlatmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlar, nüfus içerisindeki mülteci yoğunluğunun işsizlik oranları üzerinde etkili olduğunu desteklediğini ifade etmiş; işsizlik sorunu olan bu 5 ülkede, mülteci nüfusunun işsizlik üzerine yarattığı olumsuz etkilerin, mevcut sorunu daha da derinleştirerek uzun vadede ciddi sorunlara yol açabileceğinin altını çizmiştir.
Panelin tartışma kısmında ise Türkiye’nin Suriyeliler ile ilgili nasıl bir entegrasyon modeli geliştirmesi gerektiği konusu tartışılmıştır. Konuyla ilgili olarak Suriyeli sığınmacıların dil sorunlarını aşmaya yönelik çözümler geliştirilmesi, hali hazırda kendilerine verilmiş bulunan geçici koruma statüsünün revize edilmesi, hükümet tarafından Suriyelilere yönelik izlenen politikanın şeffaf bir biçimde Türk toplumuyla paylaşılması ve gerek Türk toplumunun hassasiyetleri gözetilerek gerekse Suriyeli sığınmacıların ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte, Türkiye’nin dinamikleri göz önünde bulundurularak bir entegrasyon modelinin geliştirilmesinin gerektiği dile getirilmiştir.